9 Mayıs 2013 Perşembe

BİR ADAM BİR KADIN VE HAYAL AŞK

Hayal et,imkansızı iste ...
Uçsuz bucaksız bir yol ve bu yolun içinde iki tane insan ..
Biri bir uçta diğeri bir uçta .. Her bir adımlarında önlerinde engeller var..
Birkaç adım atıyorlar ve her bir adımlarında tökezleyerek ilerliyorlar .. Gitgide engellerini aşabilecek güçlerini kaybediyorlar ...
Güçlü olduklarını sanıyorlardı ve hiç güçleri yoktu aslında ...
Engellerini aşmak istiyorlardı fakat izin yoktu .. Ancak o iki insan değiştirebilir herşeyi, imkansızı başarabilirler engelleride aşabilirlerdi ...
Hiçbir yol olmamasına rağmen kendilerine yollar çizip duruyorlardı ... Yola devam edilsede engeller hep peşlerinden gelecek onları hiç bırakmıcaklardı..
Tek bildikleri yol güvendikleri tek şey birbirlerine karşı olan sevgi ve saygıları olmasaydı .. Gerçekse, her düştüklerinde ellerinden tutacak olan sevgi ve saygılarıydı...
Daha sonra olaylar tam tersine dönmeye başladı.. Kadın adamla birlikte olmamasi gerekse de  elinden gelen herşeyi yapmış ve göze almış yinede adamın yanında olmuş,çünkü ona inanmış güvenmiş dediği herşeyin doğruluğuna ..
Ama sonra Kadın bir bakmış herşey yalan ..
Adam kadına neler söylediyse hepsi koca bir yalan..
Kadın olayların olumsuz olmasına üzülmemiş çünkü biliyormuş sonları yokmuş ...
Bir sonları olmaması canını yakmamış zaten kadın adamın olduğu yerde kalmasını istemiş hep ama en çok adamın söylediği yalanlar canını açıtmış .. Hem de o kadar çok canı yanmış ki etinden et kopmuş sanki .. Kadının tek isteği ne olursa olsun ama yalan olmasın ..
Hayal etti, imkansızı istedi ve güvendi kadın..
Söz vermişti adam sözz .. Yalan olmayacaktı aralarında ama adam meğersem yalanlarla yaşatmış kadını...
Yalan olduğunu bile bile gitmiş kadın,çünkü inanmak istemiş doğruluğuna.. içindeki acabalarla yaşamış,kendinle savaşmış ama yine de inanmış ne olursa olsun ...
Taaaa kii gerçekler yüzüne acı bir şekilde çarpana kadar ...
Kadın gerçekler karşısında bir uçta durmaması gerektiğini anlamış ve sessizce uzaklaşmış adamın yolundan ..  Adamında zaten kadında gönlü yokmuş , arkasına bakmadan kaçmış gitmiş ... Adam bir son istemiyordu ki ve bunu açıkça belli ediyordu , kadın istemediği halde git derken adam dünden razıymış gibi gitmeyi seçmişti ..
Gozyaşları süzülürken çaresiz , haykırışları boğazında sıkışıp kalıyor kadının ..Durmuyo, akıp geçiyor zaman usulca ..
Bazı anlar vardır ya hani elin kolun baglanır ve hiçbir şekilde  açılmaz kitlenmiş bulursun kendini ... acıdır, açıtır .. Niye böyle olduğunu sorgularken diğer yandan ben ne yapıyorum dersin kendine .. Keşkeler amalar birbirini kovalar ..
Böyle olsun istemez kalmak ister kadın ama elinden gelen budur susmak ve sessizce gitmek zorundadır..
İki ayrı insandılar , bir olamadılar
Sen bendin, ben sendim
Ama biz olamadık dedi kadın ..
Hayal ettiler, imkansızı istediler ama gerçekler daha çok acıttı ...

06.05.2013 / 22:30  aslgny

19 Şubat 2013 Salı

Çıkmaz Sokak


Bazen öyle bir durumun içinde buluyorsunuz ki kendinizi,etrafınızdakilerden başka kimseyi düşünmeye lüksünüz olmuyor.Bir kez olsun kimseye aldırış etmeden,kimseyi düşünmeden hareket etmeyi o kadar çok isterdim ki ..
Karmakarışık,darmadağın,bulanık,çaresiz bir girdabın içine sürüklenirken buldum kendimi.
Neyin ne olduğundan haberim bile yok.Hayatta başıma gelmez dediğim ne varsa başıma gelir oldu.
Demek ki "asla" demeyecekmişiz.İnsanın ne yapması gerektiğini bilmemesi çok acı verici bir durummuş.Rüzgarın savurduğu yöne doğru adımlar atmak isterken,o savrulan rüzgarda kaybolup gidiyorum.Rüzgar deyip geçmeyin,her rüzgarın farklı şiddeti vardır."Bana esmeyi anlat,bana sevmeyi anlat! Bana esmeyi anlat,esip geçmeyi anlat!"


Benim için sen yorgun sızan güneşin ilk merhabası oldun
Darmadağınım yine,yüreğim dinlemiyor beni
Gel vazgeç diyorum geceleri dönüp dolaşan bu deliden
Yaşam ve sen öyle oynuyorsunuz ki benimle
Hikayene kostüm olabiliyorum ancak,hayat beni sana yazmıyor.
Diyorsun ki sevgin ne kadar bana,sözlerim çok zayıf geliyor sana
Sevmeler yasak,yüzün uzak bana
Sözleri boşver yürekten anla ,ama biliyorum yine de inanmayacaksın bana   
Ama günlerdir kalemim senin için elimde
Biliyorum bir gün çekip gideceksin,kopacaksın ruhumdan
Sarılmalıyım .. Anlatmalıyım .. Sende dertlenmeliyim ..
Bu akşam bende seninle senin gibi sende sessiz ağlamalıyım 
Şimdi Umut sessizliğimi ele veren uzak bir çığlık 
Keşke zamanı senin ve benim için senin olduğun yerde durdurabilseydik
Ve hayatın en körpe yerinde seninle kalabilseydik
Ama yaşam sonbaharın hüznü gibi yapraklarını sarartıp döküyor 
Tıpkı senin çaresizliğin benim çaresizliğimi çepeçevre sardığı gibi
Uzaklardasın biliyorum,o seni bulupta kaybettiğim yerde
Seslensem şimdi duyar mısın ?
Yoksa uyanırlar mı o sessiz gecede ?

aslgny/19.02.2013

İçimdeki Düş

Kendimi ihanetlerin tesellisiz hüznü içinde öyle ikiye bölmüşüm ki....
Hiç umut yok 
Hayatı böyle çırılçıplak görmek ve görüpte yıllara maruz kalmak ve hiç bir şey yapamamak beni yaralıyor. 
Dayanamıyorum artık sessiz sensiz bitimsiz gecelerin sanrılarına
Biliyorum yıllar sonra bile...
Bu duygularım inan bana hiç değişmeyecek aynı ağrının sancıları olacak hep yüreğimde 
Yaşamda hep bir parçam ve hep isimsiz gerçeğim olarak kalacaksın
Oysa ki o bakışlarında saklı olan bütün hayatını okuya bilmek isterdim 
Yine o bakışlarında yıllar sonra kendimi görebilmek....
Ama hep bir engel vardı sana ulaşamaman için 
Yollar tutulmuş barikatlar kurulmuş sana varamamam için ....
Hep sana geç kalmışlığımı yüzüme vuran aynalar oldu biliyormusun
Ne zaman aşkın adı geçse orda sen varsın ve hep aklımdasın
Acılar çırpınır durur ruhumda
Oysa uzağında kalmadan seni hayatının içinde senle yaşamak isterdim
O başıboş sokaklarda adını haykırmak yerine beline dolanarak gezmek isterdim
Ucu bucağı olmayan kumsallarda çocuklar gibi koşmak koşup sana sarılmak İsterdim
Ben her anımı seninle yaşıyorum ama sensiz
Bir gün mutlaka geleceğim 
Seni senin hayatının içinde seninle beraber yaşayabilmek için 
Senin için benim için bizim için 

Lale Orit Özata

30 Ekim 2012 Salı

Giden Gitmiştir

İnsan ömrü kısa, yaşam bana verilmiş çok değerli bir hediyeyken; hakkını daha önce harcamış ve kalbimi kırmış bir adamla yeniden zaman geçireceğimi nereden çıkarıyorsun?


İnsanlar değişir diyorsun, haklısın! Sen hiç hata yapmadın mı diyorsun, onda da haklısın! Ancak ben de senin gibi değiştim işte, bunu anlamıyorsun. Her hareketin bir karşılığı var dünyada, fizik kuralları da böyle değil mi? Beni terk etme eylemine karşılık, bende seni unutma ve sevmeme eylemi doğuruyorsun. Sonra vazgeçtim diyorsun, oluyor mu? Olmuyor!
Şimdi sen canının istediği zaman, sudan bir bahaneyle gidiyorsun. Yaşanılan her en varsa, onları arkanda bırakıp bir daha dönüp bakmıyorsun. Ardından kırgın kalbim ve yıkık onurumla son birkaç defa daha dönmen için adım atıyorum, onarlı da duymazdan geliyorsun.
Sonra aylar geçiyor aradan, belki yıllar, sen o vurdum duymaz ve tüm dünyaya hakim olduğunu sanan halinle çıkıp geliyorsun. Hadi geldin diyelim! Benim sana hala aşık olduğum fikrine nereden kapılıyorsun?
Hata yapmak kısmına gelirse konu; elbette ben de kim bilir ne hatalar yaptım ömür boyu, bedellerini de ödedim aslanlar gibi ama bir gün denk düştüyse kırdığım bir kalp karşıma, sadece özür diledim, hadi beni yine koynuna al demedim….
İnsanlar değişiyor ve nedense herkes sadece kendinin değiştiğini düşünüyor. Ne tuhaf değil mi? Sen şimdi gidiyorsun, ben ardından yokluğuna alışmak için savaşıyorum. Seni unutmak için kim bilir ne saçmalıklar yapıyorum. Sonra bir gün yavaş yavaş düzeliyor herşey, ben yeniden sevebileceğime dair umut kazanıyorum, hatta bir çift göze kanıyorum belki.
Sonra sen elini kolunu sallayarak geliyorsun. Beni sevdiğini söylüyorsun, hata yaptığını ve değiştiğini söylüyorsun. Sonra kollarını açıp gel bakalım diyorsun.
Ben de emir erinim ya senin; hiç hayatım olmamış benim, öyle oturup seni beklemişim gece gündüz… Böyle olduğuna inanarak geliyorsun, sonra hayır dediğimde şaşırıp, üstelik sert bir tavır sergiliyorsun. Hakkın varmış gibi söyleniyorsun.
Ama bizde; “gidene kaçak,sevip sarana erkek" derler bilmiyorsun ...

Gülseren Akdaş

1 Ekim 2012 Pazartesi

Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi

Dengesizlik, heyecan, mutluluk, karmaşa, bilinmezlik, sessizlik, kahkaha ve gözyaşı…
Tesadüflerin gizemi onları fırtınasına katarken, büyük sır büyülü bir girdap gibi onları an be an içine çekiyordu. Ve onlar her şeyden habersiz, pervasız aşklarının girdabında savruluyordu…
Tüm duyguların harmanlandığı, durdurulamaz bir heyecan ve bu heyecan denizinin içinde savrulan iki umarsız aşık…
                        Hayatı değiştiren anlar; bir bakış, bir gülüş, bir dokunuş, bir kavuşma ya da bir yok oluş ve akıllara kazınan tek bir soru; “Neden?”
Bir aşk hem bu kadar gerçek hem bu kadar sırlarla dolu olabilir mi?
Bir aşk hem bu kadar yakın hem bu kadar mesafeli yaşanabilir mi?
                   Çünkü onlar için aşk; bir vardı, bir yoktu!   

Yara en çok avcunun içindeyse sana aittir; sıkarsın  avcunu,canın yanar ama senden başka kimse bilmez neden acıdığını...  

Arıza diyordu bana!Oysa beni dengesiz kılan onun inişli çıkışlı ruh haliydi...

Onun beni sevişini sevdim...
Yanında deli gibi sarhoş olabilecek kadar güvende hissetmeyi,üzerime titrediği anlarda bana yaşattığı o dayanılmaz hafiflik hissini,başını omzuna yaslamayı ve orada saatlerce kalmayı.
Onun çılgınlıklarını sevdim...
Bir anda ortaya attığı akıl almaz fikirleri.Yanındayken kendimi bulduğum enteresan yerleri,bitmeyecekmiş gibi duran enerjisini,yitirmeyecekmiş gibi hissettirdiği heyecanını.
Onun gözlerindeki  sevilmeye muhtaç adamı sevdim...
Tüm heybetinin altında yatan savunmasız kalbini,kimsenin sevmesine izin vermediğini düşündüğüm benliğini ve kendini bana açışını.Gizemli sessizliklerinin altında anlam veremediğim o derin hüzün kırıntılarını.
Onun tutkusunu sevdim...
Bana olan zaafını,benden kopamayacak yanının gücünü...Her ne zaman ve her ne şiddetle bir tartışma yaşarsak yaşayalım,"Seni istemiyorum!" diyen dilinin aksine,gözlerinin "Beni terk etme!" diye haykırışını..
Yani onun birçok şeyini sevdim!Birçok yönünü,birçok iklimini...
Onun herşeyini sevebilirdim elbette ama sevemedim!
İşte bu yüzden benimki sadece sevmek değildi,"AŞK"tı!
O hayatıma geldi ve içim ikiye bölündü.Ona kavuşmak istediğim kadar hayatımdan çekip gitsin istedim.Ona bağlanmak istediğim kadar hislerimin heybetinden kaçtım.
Ve onu sevdiğim kadar ondan nefret ettim!
Onun belirsizliğinden nefret ettim...
Gelgitli hallerinden,her an yok olabilecekmiş gibi hissettirmesinden ve karşılık verdiğimde gömüldüğü sessizlikten.
Onun durgunluğundan nefret ettim...
"Niye böyle kötü hissediyorsun,seni üzen ne var?" deyip de cevap alamamaktan bunaldım.
Her şeyden öte,onun en baştan beri üzerini hiç aralamadığı gizemli sessizlikleri ve çözmeye çalışıp çözemediğim o karanlık yanı,canımı yakan ateşten bir kor olup,içimi yiyip bitirdi.
İçimde gitgide alevlendi ve kafamdaki senaryolar,duyduğum kuşkularla birlikte beni derin bir tartışmaların başlangıçlarına sürükledi.


Kalbim,bedenim ve ruhum yani bana dair her şey daha da büyük bir hızla ikiye bölünüyordu.
Biri "Köle" diyordu."Sen onun kölesisin!"
Diğeri "Hayır" diyordu."Sen aşıksın.Yaşa aşkını!"
Diğeri tekrar atağa geçiyor ve "Sen acizin tekisin! Hayatını ona ve isteklerine adamış zavallı!" diyordu.
Sonra öteki lafa karışıyor ve "Mantığını bir kenara at ve hislerinin sürüklediği yere doğru ilerle!" diyordu inatla...
Ve ben böylece kendi peri masalımın içinde kendimi bölüyor,parçalıyor,örseliyor ve hırpalıyordum!
İşte bu yüzden...
Zaman geçti ve ben daha sensiz biri oldum...İçimdeki karmaşa dışarı çıkmasın diye daha az konuşan ve daha çok susan...
Zaman geçti ve ben daha ürkek biri oldum...Ya onu kaybedersem korkusu öyle bir çöktü ki omuzlarıma,o yükü taşıyamaz halde çöktüğüm yerde kaldım.
Zaman geçti ve ben daha isyankar biri oldum... onun tüm hallerine hayranlık duyan ben gitti,yerine ona neyin ne zaman yapılması gerektiğini söyleyen ben geldi.Tüm asabi hallerini çeken ben gitti,yerine asabiyetine daha büyük bir sinirle karşılık veren ben geldi.
Zaman geçti ve ben değiştim.
Aşk öyle bir şey değil miydi zaten?Kendimiz olmaktan çıktığımız anların toplamı...
Peki ya gün gelir de kendimiz olmaya karar verirsek ne olurdu?
Bir yaz,bir sonbahar ve bir kış... Onunla zaman geldi ve geçti...
Ben değiştim,o ise hep aynı kaldı!
Aynı adam...
Aynı dokunuşlar,aynı suskunluklar,aynı derinlik,aynı bakışlar,aynı aşk,aynı uzaklaşmalar ve aynı yakınlaşmalar...
O aynı kaldı ve onun aynılığına dayanamayan benliğim işte böyle ikiye bölündü
Zaman geçti ve isyanım büyüdü,içimin sesi yükseldi,hırçınlığım bir alev topu gibi ikimizi girdabın içine sürükledi...
Dayanamadığım noktada ise içimdeki çığlıklar beni bir seçim yapmaya itti!
Yoluma...
Onunla mı devam edicektim?
Yoksa tek başıma mı?

Duygu Özlem Yücel


16 Ağustos 2012 Perşembe

İçimi Döktüm ...

Gözlerim geçmişi sorguluyor,anılar sanki hesap soruyor 
Bütün kapıları kapattım,sende kaldı ahdım
Emek verdim karşılık yok,sevgi verdim ihanet çok
Büyük beklentilerim yoktu,yıkımlarım çoktu
İçim hala kırılgan benim,hala var gözyaşlarım
Küçük beklentilerimle avuttum kendimi
Beklentilerim mutluluk içindi 
Mutluluk dilendikçe,çırılçıplak ortada bırakıldım
Çok üşüdüm,hor görüldüm
Kayıplarım vardı
Bitmek tükenmek bilmeyen umutlarımda vardı benim 
Hepsi birer birer çocuğun elinden şeker alınır gibi elimden alındı
Benden çok şey bekliyorlardı 
Onlara göre beklentilerini karşılayamıyordum 
Peki ya beklediklerim,isteklerim,hissettiklerim 
Tabi ki önemsizdi onlar için
Yerden yere vuruldum 
Her vurduklarında yüreğim nasırlaştı,yüzüm duvarlaştı
Şimdi önüme baktığımda duygularım alınmış gibiyim 
Önümdekilerin değerini bilemez hale gelmişim
Gelen bir teklifle anlamlandıramadığım kendim birden ortaya çıktı
Bir zamanlar başkasından beklediğin teklif,gün gelir başka birinden gelir
Ama artık bir seçim yapmalısındır ve karar vermelisindir
Anladım ki " Hayat bu,bir bakarsın herşey biranda son bulur.Hayat bu,son dediğin an herşey yeniden can bulur. "
Bir teklif hayatımı,geçmişimi,geleceğimi tekrar sorgulamama neden oldu biranda
Geçmişimde yaşadıklarım belkide geçmişimde beklediğim bir teklifti başkasından gelen teklif
Hiç beklemediğim bir zamanda ve beklemediğim birinden dile geldi
Şaşkınım,karışığım
Artık eskisi gibi değil
Duygularım geri planda,mantığım en ön sırada yer alıyor
İkisi karışmıyor birbirine
Aslında baya yol almışım
Yol alırken törpülenip değişmişim
Hayatımı planlayarak yola devam ediyordum
Planlarımın arasında bu zamanda bu teklif yoktu 
Daha zamanı vardı benim için 
Belki hiç düşünmemiştim böyle birşeyi
Geçmişte gelmedi diye şimdiki zamanda gelmeyecek diye birşey yoktu 
Tek bildiğim babam gibi birini istemeyişimdi hayatımda
Belki bu babam gibi değildi ama belki benim gibide değildi
Ama her zaman mantıklı kararlar hayatta kalmamızı sağlar 
O yüzden düşünüp mantıklı karar verip yola nasıl devam edebileceğimi bulmam gerek
En vazgeçilmez sandıklarımızdan vazgeçtik
En güvendiğimiz kişilerin güvenilmez olduğunu gördük
Donuk suratlar,katı kalpler gördük
Bitmez sandığımız sevgilerin tükenişini,emek verdiğimiz sevdaların düşüncesizce savruluşunu gördük
Acele etmiyorum
Ben;
Benden olgun insan isterim karşımda
Benden dürüst
En ufak dalgada,arkasını dönmeyecek kadar olgun
Arkamı döndüğümde,sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir
Bir o kadar cesaretli olmalı
Yağmurdan ıslanıp,fırtınadan kaçmamalı
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı
İşine gelince sevip,zoru görünce bırakmamalı  
Ne yapacaktım?
Geçmişe takılı kalıp yaşamayacaktım
Geçmişte ne yaşadıysam,bugünde de aynılarını yaşayacağım moduna girmeye niyetim yok
Hayatımda şansı hakediyorum  
Herkes de bir şansı mutlaka hak eder …



aslgny/16.08.2012/03.00

Son Bir Gece Daha Çirkin Olalım , Aynalara Değil Birbirimize Bakalım …


Hep çirkin olmayı seçtik ..
Bırakın birbirinize bakmayı , aynalara bile hiç bakmadınız …
Onlar kendileri peşinde , biz onların peşinde …
Bizim hiçbirşey yapmaya hakkımız olmaz …
Ama onlar her hakka sahip görürler kendilerini ...
Bir tek bizledir dertleri ..
Başkaları onlar için dert bile olamaz .. 
O zaman son bir gece deyip neden birbirimize bakıyoruz ???
Gerek yok … 
Son bir gece çirkin olup birbirimize değil aynalara bakalım …







aslgny/04.07.2012